OBEZİTE CERRAHİSİ

Aşırı kilolu hastaya kilo verdirmek üzere uygulanan cerrahi müdahalelere obezite cerrahisi, veya eski Yunanca’da ağırlık anlamına gelen “baros” sözcüğünden türetilen obezite cerrahisi bariatrik cerrahi adı verilir. Bu metodlar aslında midenin ya da incebarsakların bir kısmının çıkarılmasına dayanan kanser ve ülser ameliyatlarından geliştirilmiştir. Bu operasyonları geçiren hastaların ameliyattan sonra hızla kilo kaybetmesi, cerrahların aynı prosedürleri morbid obezitenin tedavisinde de kullanma fikrini geliştirmesine yol açmıştır.

Bariatrik cerrahinin çalışma prensibi son derece basittir. Bariatrik cerrah sizin sindirim sisteminizi (mide ve/veya ince barsaklar ) değiştirerek bir oturuşta yiyebileceğiniz gıda miktarını azaltır. Bunu yaparken, doyma hissini almanız sürdürülebilir bir beslenme düzeni ile sağlanır. Kalori alımını kısıtlayan bir fren etkisi yapan sindirimsel yan etkiler (ağrı, bulantı, kusma, Dumping gibi..) sayesinde cerrahiden sonraki 1-2 yıl içinde çok belirgin ve kalıcı kilo kaybı elde edilir.

Obezite cerrahisi pek çok hastada başarılı olmaktadır.Bariatrik cerrahinin başarı oranları bilinen diyet yöntemlerinin tamamından çok daha fazladır. Yine de, obezite cerrahisi hastaların hatırı sayılır kısmında da başarısız olabilmektedir.
Bu, genellikle hastanın yeme ve egzersizle ilgili ameliyat sonrası kılavuzlarına uyum sağlamaktaki isteksizlik ve başarısızlığına bağlıdır. Sonuç olarak, daha az uyumlu bu hasta grubunun anlamlı bir yüzdesi ameliyattan 2-5 yıl sonra tekrar kilo almaya başlamaktadır. Bununla birlikte, iyi motive olan, ameliyat sonrası uygun desteği alan hastalar, anlamlı ve kalıcı kilo kaybı sağlamaktadır. Bariatrik cerrahinin ölüm oranları ve yandaş hastalıkları azaltmakta anlamlı etkisi kanıtlanmıştır. Örneğin, hipertansiyon hastaların % 50’sinde düzelmektedir, kolesterol ve diğer kan yağlarında da gözle görülür düşüş izlenmektedir. Tip 2 diabet hastaların % 80’inde düzelmekte, hiperinsülinemi ve insülin direnci gibi durumlar da da belirgin iyileşme izlenmektedir. Uyku apnesi hastaların % 75’inde düzelirken, nefes darlığı % 75-80 oranında hafiflemektedir. Özellikle gastroözofageal reflü hastalığıyla ilişkili olan astım atakları anlamlı ölçüde azalmaktadır. Obezite cerrahisi ayrıca bel ağrısı, artrit, heartburn (göğüs duvarında yanma), idrar tutamama ve venöz hastalıkları da düzeltmektedir.

Obezite cerrahisi de, tüm diğer ciddi cerrahi girişimler gibi belli riskler taşır. Standart risk faktörleri hastanın genel sağlık durumu, cerrahın deneyimi, ameliyat odasının kalitesi ve anestezi uzmanının tecrübesidir. Obezite ameliyatlarında ölüm oranı iyi ellerde  % 0.1 civarındadır ve safra kesesi ameliyatlarındaki ölüm oranına yaklaşıktır. Tüm bu riskler, kişinin kilosu, yaşı, eşlik eden diğer tıbbi rahatsızlıkları ile değişkenlik göstermektedir Burada dikkat edilmesi gereken, süpermorbid obezlerin yani 150-200 kilolardaki hastaların da ortalamaya dahil olduğudur. Bunun dışında, uygulanan operasyon tipine göre değişen riskler de söz konusudur.

7 Gün 24 Saat yanınızdayız.
Doktorlarımız ve uzman kadrolarımız ile 7/24 online iletişime geçebilirsiniz.
Obezite cerrahisi ile ilgili tıbbi süreçler, ameliyat sonrası beslenme nasıl olmalı, hangi egzersizleri yapmalıyım bunun gibi bir çok konuda bilgilere anında ulaşabilirsiniz.

Op. Dr. Mustafa Erol 1964 yılında Mersin’de doğdu. 1989 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Devamı…

© 2021 Copyright Op. Dr. Mustafa EROL Tüm Hakları Saklıdır.

İletişim